Benim Silahım , Sazımdır.
Biz millet olarak parçalayan siyasetten değil , bütünleyen sevgiden anlarız. Bizim dilimiz , sevgi ve iletişim dilidir.Yıllarca büromdaki kütüphanemin bulunduğu odada , masamın üzerinde , sanatı , kişiliği ve milletimize sevgisi ile bizlere örnek olmuş , değerli büyüğüm Yıldıray Çınar ağabeyimin hayatı ve sanatını anlatan yeğeni , değerli dostum Metin Erten tarafından kaleme alınmış 'Yıldıray Çınar' isimli kitabı saklı tuttum.
O , milliyetimizle ilgili meselelere duyarsız kalmamış , 1969 yılında Kıbrıs'a gitmiş , Kıbrıs Mukavemet Teşkilatına ve mücahitlere moral konserleri vermişti. Rum yöneticiler , Yıldıray Çınar'a Rum Televizyonlarında program yapması için teklif sunmuşlardı. Ancak; O, bu teklifleri kabul etmemiş ve bu sebeble , Makarios tarafından elleri kelepçeli bir şekilde Kıbrıs'tan sınırdışı edilmişti. İlk uçakla Kıbrıs'a tekrar geri dönen Yıldıray Çınar , moral konserlerine devam etmişti .
Yıldıray Çınar , Kıbrıs'ta bulunduğu süre içinde , ' Bizim Vatanımız ' adlı bir film çekmiş , 'Bize Türk Derler ' ve ' Kıbrıs Kızı ' isimli türkülerini Kıbrıs'ta bestelemişti.
Türk Toplumu Lideri Dr. Fazıl Küçük , ' Benim silahım , sazımdır ' diyen Büyük Sanatçı Yıldıray Çınar'ı , Kıbrıs'ın Fahri Kültür Bakanı olarak isimlendirmişti.
Bu büyük sanatçının sevgisini kalbinde taşıdığı(vatan sevdası ) Kıbrıs Davası neydi ki acaba ;
Kıbrıs adasının 1878 yılında Osmanlı devleti tarafından İngiltere'ye kiralanmasından sonra Adada denge , kıbrıs Türkleri aleyhine bozulmuştu. Müstemleke ( sömürge ) yönetimi kuran İngilizler , Rumlara birinci sınıf , Türklere ise ikinci sınıf insan muamelesi yapmaya başlamışlardı. Kıbrıs'ta kalan Türkler her ne kadar çoğunluğu kaybetmişler ise de , milli şuurlarını , Türklük grurlarını , geleneklerini muhafaza etmişlerdi. ve topraklarına sımsıkı sarılmışlardı.
İngiltere , dünyanın her yerinde hızlanan bağımsızlık hareketleri karşısında zorlanmış ve müstemlekelerinden çekilme kararı almıştı.İngiltere'nin izlemeye başladığı bu doğal politikanın bir sonucu olarak , Kıbrıs adasının gelecekteki statüsünün ne olacağı meseleside gündeme gelmişti.
Megalo- ideada'dan kaynaklanan ENOSİS hayalleri yeniden canlanmıştı.Bu maksatla , adada Rum - Yunan işbirliği ile EOKA adında silahlı bir terör örgütü kurulmuştu.Yunan Subaylarından Grivas , rütbesi generalliğe yükseltilerek EOKA'nın başına getirilmişti.
İngiltere'nin adadan çekilmesinin kesinlik kazanmasından ve rumların terör hareketlerini hızlandırmasından sonra , artık Türkiye içinde bir Kıbrıs meselesinin var olduğu ortaya çıkmış oldu.
1957 yılında Kıbrıs Meselesi son derece karmaşık bir hal almış , Kıbrıs Türkleri için bıçak kemiğe dayanmıştı.Türklüğün namus , şeref ve toprağının koruması için ne yapılması gerekiyorsa , o yapıldı.
Genel Kurmay Başkanlığı 2. Başkanı Orgeneral Salih Coşkun , General Daniş Karabelen Paşayı çağırıyor ve ondan EOKA'nın terör eylemlerini durduracak bir çalışma içinde olmasını istiyordu. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes , Dış İşleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'nun talimatıyla Albay İsmail Tansu ve Albay Ali Rıza Vuruşkan tarafından Kıbrıs'ta faliyet gösterecek 'Türk Mukavemet Teşkilatı' TMT kuruluyordu.
Bozkurt Bayraktar ismi ile anılacak Albay Ali Rıza Vuruşkan'a Lefkoşe'de, İşbankası Müfettişliği görevi ve Ali Çonan adına bir de kimlik veriliyordu.Ankara'ya 40 km uzaklıkta Zir köyünde bir kamp kuruluyor. Bir destan yazılıyordu. Bu destanın ismi , Türk Mukavemet Teşkilatı ( TMT ) idi.
Bu teşkilatın faaliyetleri neticesinde 1959 senesinde Londra ve Zürih anlaşmaları yapıldı. Kıbrıs Türk'ünün geleceği garanti altına alındı.
Albay Arıza Vuruşkan'ın ( Bozkurt'un ) Kıbrıs'ta Türk Mukavemet Teşkilatı kurması, devletimizin bekası için yıllarca sır olarak saklanmıştır. Bu teşkilatın bir numaralı ismi , bazı devlet büyüklerimizin : 'Kıbrıs Türkleri için bir şanstır ' dediği Merhum Rauf Denktaş olmuştu.
1964 yılı Temmuz ayında Rauf Denktaş , Albay Rıza Vuruşkan ile Erenköy direnişine katılmak üzere, mücahitlerle omuz omuza Rumlara karşı savaşmıştır. Noel katliamı sebebiyle Kıbrıstaki durumu anlatmak için Ankara'ya gelen Denktaş'ın Kıbrıs'a dönmesi , Rum Yönetiminin düzmece Cumhurbaşkanı Makarios tarafından yasaklanmıştı.1967 Yılında adaya gizlice giden Denktaş tutuklandı.Türkiye Cumhuriyeti Devletinin İngiltere'de ki girişimleri neticesinde , Denktaş serbest bırakılmıştı.
15 Temmuz 1974 Başbakan Bülent Ecevit , Sabah Afyon'a hareket edecek ve Amerikan kongresinin büyük tepki gösterdiği ' afyon ekimi başlatma ' konusunda konuşacak , oradan da Denizli'ye devam edecekti. Türk - Yunan Dairesi Müdürü Ecmel Barutçu ; Genel Kurmay başkanı Recai Engin Paşa'ya :' Lütfen söyleyin . Başbakanın uçağını durdursunlar. ' dedi . O esnada Etimesgut'un şeref salonundaki telefon düştü. ' Sampson'un iktidarı ele geçirdiği ve Başpiskopos Makarios'a darbe yaptığı haberi , Başbakan Bülent ecevit'e verildi.
Ecevit , darbe haberini alır almaz CIA'dan şüphelenmişti.Bu darbe , Yunanistandaki cuntanın yardımıyla yapılmış ve Enosis anlamına gelmekteydi. zira , CIA'nın haberi olmadan Yunan cuntası bir darbe düzenleyemezdi. Makorios Malta adasına sığındı.
Moskava Büyükelçisi Gurubyakov , Cumhurbaşkanı Korutürk'e : 'İsyan Dış kuvvetlerce hazırlanmıştır' demişti.
Gelişen olayların neticesinde ; Başbakan Bülent Ecevit :20 Temmuz sabahı 06.10 'da Kıbrıs Barış harekatının başladığını tüm dünyaya duyuruyordu.
saat 06.30 sularında , 39. Komando birliği boğaz bölgesine helikopterlerle , Ersin Paşa'nın komutasındaki Paraşütçü indirme Tugayı Lefkoşe'ye Paraşütlerle iniyor ve bu sırada Yarbay Neş'et Deniz'in idaresindeki 6. Deniz Alayı Girneye çıkarma yapıyordu.
Ada'ya BARIŞ GELİYOR , Yurtta Suh , Cihanda Sulh Gerçekleşiyordu.
Vatansever , milliyetçi ve Atatürkçü Türk Halkının yıllardır beklediği haber, nihayet Kahraman Ordumuzun şanlı zaferi ile halkımıza ulaşmış oluyordu.
Yıldıray Çınar : ' Bize Türk Derler .' deyip , o günkü duyguları ile şöyle sesleniyordu :
EOKA denilen bir kaç kişi .
Daha dün kapımızda bir uşak idi.
Görünce , koç yağız MEHMETÇİĞİ ,
Ardına bakmadan kaçtılar , Hey..! Hey ..!
Geçmişinle öğün sen Ey Yüce Türk .
Doğruluk , dürüstlük ATA'ndan
Öğün menzile ulaştı Mustafa Kemal Atatürk.
Bu vatan uğruna ölmeliyiz Hey ..!
Bu bir ihtar sana ey gafil Yunan.
Türk'tür soyumuz , dinimiz İslam .
Daha ileri gidersen olursun pişman.
Ne Kıbrıs kalır , nede Yunanistan .
Mehmetçik sesleniyor bütün Dünyaya.
Kahpe Yunan , Rum gelmezsen hizaya ,
Yolumun üstünde pusu kurana ,
Atatürk aşkına hey ..!
Herkese selam ve sevgilerimle ...
*İslam Aleminin Kandili ve Yüce Türk Milletinin Kut'ul Emara Zaferi Kutlu olsun. Bu yazı , çeşitli kitaplardan alınarak , şanlı tarihimize ses olmak için yazılmıştır
* Şehrimizde Sevgili Dostum Metin Erten tarafından , büyük sanatçımız 'Yıldıray Çınar ' adına yapılmış bir müze ve / veya kültür evi vardır. Bu kültür evinin öncelikle hemşehrilerimiz tarafından ziyaret edilmesini tavsiye ederim. Tüm şehitlerimizin ve Sanatçımızın Ruhu Şad olsun.
*Samsunlu hemşehrilerimden değerli büyüğüm Yıldıray Çınar ağabeyimin hayatı ve sanatını anlatan yeğeni , değerli dostum Metin Erten tarafından kaleme alınmış 'Yıldıray Çınar' isimli kitabı okumasını istirham ederim.